19 Şubat 2014 Çarşamba

FİLM SÖZLERİ 12

Crazy Stupid Love (2011) Filminin Sözleriyle İngilizce Öğren

Çılgın Aptal Aşk filminden Flört Kelimeleri İle Yabancı Dil Öğren

  1. valium = antidepresan
  2. i'm trying to think about what i want
  3. batshit = çılgın
  4. you have nothing to say
  5. turn off = kapatmak
  6. sprinkler = fıskiye
  7. reverse = ters
  8. cuckold = boynuzlu erkek
  9. badger sb to do = başının etini yemek
  10. sad-sack = beceriksiz
  11. harsh with sb = kırıcı
  12. crap = zırva
  13. euthanize = ilaçla öldürmek
  14. fancy = süslü
  15. rue = dizini dövmek
  16. in that case = o halde
  17. sneaker = spor ayakkabı
  18. hogwash = saçmalık
  19. swamp with = kaplamak
  20. inflict on = üzerine yıkmak
  21. wind up with = sona ermek
  22. crappy = berbat
  23. dumpy = asık suratlı
  24. heckle = kesmek
  25. rack = göğüsler
  26. convenient = uygun
  27. sober = ayık
  28. hit on = asılmak
  29. dim = kalın kafalı
  30. vain = kibirli
  31. drop off the grid = gözden kaybolmak
  32. in a pickle = güç durumda
  33. on the verge of doing = in eşiğinde olmak
  34. gigglepuss = çok gülen
  35. disturbance = kargaşa
  36. simmer down = sakin ol
  37. lowlife = hayta
  38. hang out = takılmak
  39. objectify = somutlaştırmak
  40. neat = düzenli
  41. salutatorian = liseyi 2. bitiren
  42. scam = dolap
  43. in all fairness = işin doğrusu
  44. tease = şaka yollu takılmak
  45. chip = takılmak
  46. diaper = çocuk bezi
  47. firearm = ateşli silah
  48. blip = çarpma
         

               by  Glenn Ficarra, John Requa

 Steve Carell, Ryan Gosling, Julianne Moore , Emma Stone

15 Şubat 2014 Cumartesi

FİLM SÖZLERİ 11

İmmortals Filminin Repliklei ile Yabancı Dil Öğren

Ölümsüzler Filmindeki İngilizce Kelimeler

Film İzleyerek Dil öğrenmek Çok Eğlenceli


  1. righteous = dürüst
  2. unleash = salıvermek
  3. recede = uzaklaşmak
  4. oracle = kahin
  5. retch = kusmaya çalışmak
  6. mock at sth = dalga geçmek
  7. relinguish = serbest bırakmak
  8. reveal that = ortaya çıkarmak
  9. heed = önemsemek
  10. prod = özendirmek
  11. circumstance = şart
  12. weep for joy = sevinçten ağlamak
  13. shrine = tapınak
  14. quest = araştırmak
  15. venture = cesaret etmek
  16. eradicate = yok etmek
  17. mourn = yasını tutmak
  18. ambush = pusuya düşürmek
  19. exfoll = yüceltmek
  20. glimmer = parıldamak
  21. shroud = kefen
  22. pit = hendek
  23. in vain = boşuna
  24. curse = lanet
  25. dam = bent
  26. alluring = çekici
  27. palm = avuçiçi
  28. in the midst of = ortasında
  29. vessel = tekne
  30. scold for doing = azarlamak
  31. forsake = terketmek
  32. kind = tür
  33. embrace = benimsemek


                            by Tarsem Singh

Henry Cavill, Mickey Rourke, John Hurt,Kellan Lutz , Freida Pinto

7 Şubat 2014 Cuma

FİLM SÖZLERİ 10

Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi Filminin Kelimeleri

Ghost Rider: Spirit of Vengeance Movie's French Words

Hayalet Sürücü Filminin İngilizce Kelimelerinin Fransızca Karşılıkları

  1. pumpkin-balkabağı#la citrouille
  2. slugthrower-çifte#le fusil de chasse
  3. emissary-temsilci#représentant,e
  4. awkward-garip#embarrassé
  5. issue-mesele#le problème
  6. inconvenient-zahmetli#peu pratique
  7. decay-çürümek#se gâter
  8. itch-kaşınmak#démanger
  9. whatever-ne olursa olsun#quelle que soit
  10. corrupt-yozlaşmış#corrompu
  11. perverted-doğru yoldan çıkmış#vicieux,se
  12. confess that-günah çıkarmak#confesser que
  13. conceive-hamile kalmak#concevoir
  14. neat-düzenli#soigné
  15. turd-kaltak karı#le gueux





                 by Brian Taylor - Mark Neveldine 

Nicolas cage-Anthony Head-C.Lambert-Violante Placido

philmo_ghost_rider_spirit_of_vengeance_movie_poster_hayalet_sürücü_intikam_ateşi_afişi
Hayalet sürücü: intikamm ateşi afişi

3 Şubat 2014 Pazartesi

İNGİLİZCE METİNLER 2

YABANCI DİL ÖĞRENMENİN KOLAY YOLU

İNGİLİZCE METİNLER İLE İNGİLİZCE ÖĞREN

VİKİNGLERİN SÖZLERİ


  1. SCATTER = DAĞITMAK
  2. PATRONAGE = HİMAYE
  3. SUSTENANCE = YİYECEK
  4. ENTOURAGE = MAİYET
  5. JURİSDİCTİON = YETKİ
  6. DİSRUPTİON = AKSAMA
  7. RETAİNER = UŞAK
  8. PROMİNENT = DİKKATİ ÇEKEN
  9. İMMEDİATE = YAKIN
  10. ENSHRİNE = SAYGIN Bİ YERE KOYMAK
  11. EXPLOİT = KAHRAMANLIK
  12. PRAİSE = ÖVMEK
  13. FARMSTEAD = ÇİFTLİK VE İÇİNDEKİ BİNALAR

2 Şubat 2014 Pazar

İNGİLİZCE METİNLER 1

İNGİLİZCE METİNLER İLE İNGİLİZCEYİ ÖĞRENMEK ÇOK KOLAY

VİKİNGLERİN TARİHİNDEN KELİMELER


  1. EARL =  KONT

  2. AFİELD = EVDEN UZAKTA

  3. LUCRATİVE = KAZANÇLI

  4. FEİSTY = ATILGAN

  5. MAKE ONE'S PRESENCE FELT = VARLIĞINI HİSSETTİRMEK

  6. MAKE İNROAD İN = -DE İLERLEME KAYDETMEK

  7. GUNWALE = KÜPEŞTE

  8. GRİM = AMANSIZ

  9. ATTRİTİON = ZAYİAT

  10. PREDATORY = YIRTICI

  11. LİTERALLY = GERÇEKTEN

  12. STURDY = SAĞLAM

  13. SWAN = KUĞU

  14. PAGEANT = GEÇİT TÖRENİ

  15. HARRY = YAĞMALAMAK

  16. HEATHEN = KAFİR

  17. İNROAD = BASKIN

  18. CONTEMPORARY = ÇAĞDAŞ

  19. SPATTER = SIÇRATMAK

  20. VENERABLE = ÇOK ESKİ

  21. FALL PREY TO = İN TUTSAĞI OLMAK

  22. İNKLİNG = SEZİŞ

  23. İNCİDENT = OLAY

  24. SPURİOUS = YAPAY

  25. SUBMİT = BOYUN EĞMEK

  26. ON BEHALF OF = -İN ADINA

  27. REFURBİSH = YENİLEMEK

  28. EXTENSİVE = KAPSAMLI

  29. ENCAMPMENT = KARARGAH

  30. ASH = DİŞBUDAK AĞACI

  31. PLEDGE = SÖZ VERMEK

  32. RUDDY = AL

  33. İNLET = KOY

  34. FORAY = BASKIN

  35. CİTE = İLERİ SÜRMEK

  36. İNVARİABLY = HER ZAMAN

  37. İN SPİTE OF = -E RAĞMEN

  38. ENDURİNG = SÜREKLİ

  39. DAUNTLESS = YILMAZ

  40. CONSİGN = SEVKETMEK

  41. LİKE-MİNDED =HEMFİKİR

  42. ASSERTİON = (İDDİA) ÖNE SÜRME

  43. STRATİFİED = KATMANLI

  44. SHİPWRİGHT = TERSANE İŞÇİSİ

  45. TRACT = GENİŞ ARAZİ

  46. MAKE SHİFT WİTH = İLE İDARE ETMEK

  47. PROPİTİOUS = UYGUN

28 Ocak 2014 Salı

FİLM SÖZLERİ 9

 CORIOLANUS (2011) FİLMİNİN İNGİLİZCE KELİMELERİNİN FRANSIZCA VE TÜRKÇE KARŞILIKLARI

WILLIAM SHAKESPEARE'İN KELİMELERİYLE YABANCI DİL ÖĞREN

  • brow-tepe#le sommet
  • yonder-orada#là-bas
  • potch-benek#la tache
  • gash-bıçak yarası#la blessure
  • hail-selamlamak#héler
  • garment-giysi#le vêtement
  • hatred-nefret#la haine

   

           From William Shakespeare's Play

                           By Ralph Fiennes

Ralph Fiennes, Gerard Butler, Brian Cox, Jessica Chastain

philmo_coriolanus_2011_movie_poster_film_afisi
Coriolanus film afişi

26 Ocak 2014 Pazar

FİLM SÖZLERİ 8

FINAL DESTINATION ( 2011) FİLMİNİN REPLİKLERİ

Son Durak 2011 Filminin Kelimeleriyle İngilizce Öğren

İngilizce Öğrenmenin En Kolay Yolu 



  • PRESAGE = ALAMET
  • CURFEW = SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
  • GİG = ZIPKIN
  • HİPSTER = MODERN
  • BUD = ARKADAŞ
  • REP = AHLAKSIZ
  • RAİLİNGS = TRABZAN
  • SNAP ONE'S FİNGER = PARMAK ŞIKLATMAK
  • How did you know = nerden biliyorsun
  • PREMEDİTATE = ÖNCEDEN TASARLAMAK
  • İ'll tell you what i believe
  • = Sana neye inandığımı söylücem
  • PİSS = BİRA
  • There's an anSwer for everything
  • = herşey için bi cevap vardır
  • HUNCH = ÖNSEZİ
  • İ don't know = bilmiyorum
  • CHALK UP = HESABINA KATMAK
  • Whatever answer you're looking for = aradığın her cevap
  • SHİFT = VARDİYA
  • UPROOT = AYRILMAK
  • İt's the only thing you've ever dreamed of
  • = şuana kadar hayal ettiğin tek şey
  • LOOSE = GEVŞEK
  • BEREAVEMENT = YAKININ ÖLÜMÜ
  • COUNT S.O. İN = BİRİNİ BİR İŞE KATMAK
  • RELİEF FROM = RAHATLAMA
  • İ know exactly what you need
  • = Tam alorak neye ihtiyacın olduğunu biliyorum
  • CANTER = EŞKİN GİTMEK
  • RİDE = SEX PARTNERİ
  • AHEM = (ünlem) HIM
  • THUMB = YIPRATMAK
  • WRİNKLE = BURUŞTURMAK
  • LEAP = ATLAMAK
  • SNUG = TAM UYMUŞ
  • NUMBNESS = UYUŞUKLUK
  • EXCEED = SINIRI AŞMAK
  • SUPPOSE THAT = VARSAYMAK
  • TAKE A GUESS = TAHMİN ET
  • PREMONİTİON = ÖNSEZİ
  • TİP OVER = DEVRİLMEK
  • Who wants to be first to tell me what the hell happened
  • = kahrolası ne olduğunu ilk kim bana söylemek ister
  • WATCH YOURSELF = KENDİNE DİKKAT ET
  • SUSPENSE = ERTELEME
  • İNTERNSHİP = STAJYER
  • UPSET = ÜZGÜN
  • CURB = FRENLEMEK
  • ALLEY = DAR SOKAK
  • DİSTRACT FROM = DİKKATİNİ DAĞITMAK
  • PUNK = BERDUŞ
  • DİM = KARARTMAK
  

                      By Steven Quale

Nicholas D'Agosto, Emma Bell, Arlen Escarpeta

philmo_final_destination_5_2011_movie_poster_son_durak_5_film_afisi
Son Durak 5 (2011) Filminin Afişi

25 Ocak 2014 Cumartesi

UN MOT MAGİQUE

KISA ÖYKÜLERLE FRANSIZCA ÖĞREN

 
  • Il faut apprendre de bonne heure à... : -i erkenden öğrenmek gerekir
  • N'oubliez pas de dire : söylemeyi unutmamak
  • Quand vous demandez quelque chose : birşey istediğinizde
  • Je veux de l'eau : su istiyorum
  • Au lieu de lui en donner : ona suyu (= 'en') vermek yerine
  • Tous les efforts imaginables : akla gelen tüm çabalar 
  • Creuser un trou : bir çukur kazmak
                                   

SİHİRLİ BİR KELİME (UN MOT MAGİQUE)


        İl faut apprendre de bonne heure à être poli envers tout le monde, surtout envers les parents et les maîtres. N'oubliez pas de dire '' Bonjour '', ou ''Bonsoir '' ; de remercier quand on vous donne quelque chose ; d'ajouter '' s'il vous plaît '' quand vous demandez quelque chose, etc.

       On est à table. Le verre de Mini est vide.
           '' Maman, de l'eau ?'' dit Mimi.
       Maman ne répond pas.
           '' Je veux de l'eau, maman '', répète Mimi.
       Mais maman, au lieu de lui en donner, commence une petite histoire.

            '' İl y avait une fois une grotte très étonnante, qui renfermait toutes sortes de belles et bonnes choses ; et les gens  qui avaient entendu parler de ces trésors faisaient tous les efforts imaginables pour s'en emparer. Les uns donnaient de grands coups des trous, d'autres essayaient de creuser des trous, d'autre encore criaient et se fâchaient ; mais la grotte restait toujours fermée. Enfin, un beau jour, un homme arriva, qui, tranquillement, dit un petit mot, et la grotte  s'ouvrit tout de suite. C'était un petit mot magique....
            - était-ce '' s'il te plaît '' demanda Mimi qui est toujours très habile à deviner les morales des histoires de sa maman.



                                                                                                                   Mme Dupin de Saint-André

FİLM SÖZLERİ 6

ZOMBİELAND 2009 FİLMİNİN İNGİLİZCE KELİMELERİ

YABANCIDİL ÖĞRENMENİN EN KOLAY YOLU



  • DUMP = BOŞALTMAK
  • BUMPY = ARIZALI
  • BOWELL = BAĞIRSAK
  • TAP = HAFİFÇE VURMAK
  • DORM = YURT
  • DUFFEL = SPORTİF KIYAFET
  • BUCKLE UP = EMNİYET KEMERİ BAĞLAMAK
  • TWİNKİE = KREMA DOLGULU KEK
  • LİMBER UP = ALIŞTIRMA HAREKETLERİ YAP.
  • İNSANELY = DELİCESİNE
  • SPRİNTER = KOŞUŞTURMAK
  • FEVERİSH = ATEŞLİ
  • STEER TOWARDS = YÖNLENDİRMEK
  • PERCY = HOMO
  • PLAYPEN = ÇOCUK PARKI
  • FİREFLY = ATEŞBÖCEĞİ
  • PROSPECT OF = İHTİMAL
  • GAUGE = ÇAP
  • PURDY = HOŞ
  • SWİNG = SALINCAK
  • HOSE = APTAL KİMSE
  • FOLKS = ARKADAŞLAR !
  • GUT-LESS = KORKAK
  • AMMUNİTİON = CEPHANE
  • VANİTY = GÖSTERİŞ
  • CROWBAR = LEVYE
  • PUPPY = ENİK
  • DİP = SOS
  • HOLLOW = İÇİ BOŞ
  • HOOF = YAYA GİTMEK
  • CROUCH = ÇÖMELMEK
  • HONK = KLAKSON ÇALMAK
  • BUMMER = SERSERİ
  • STİCK UP = SİLAHLI SOYGUN YAP.
  • RAVENOUS = AÇGÖZLÜ
  • COOP UP = HAPSETMEK
  • STRAP = KAYIŞLA BAĞLAMAK
  • DEPRİVATİON = MAHRUMİYET
  • MOTH = GÜVE
  • DİBS = UFAK PARA
  • CATCHY = ÇEKİCİ
  • GUSH = TAŞKINLIK
  • STİTCH = DİKİŞ YAPMAK
  • BARREL = NAMLU
  • FLUSH wİTH = YÜZÜ KIZARMAK
  • SQUEEZE = SIKMAK
  • PORPOİSE = YUNUS
  • ORTHODONTİST = DİŞ UZMANI
  • GEAR = EDEVAT
  • GUPPY = SÜS BALIĞI
  • NUT UP = CESUR OLMAK
  • SHELL = FİŞEK
  • HEAD OUT = GİTMEK
  • SCRAWNY = SISKA
  • SPİT-FUCK = DOUBLE PENETRATİON
  • SPONGY = SÜNGER GİBİ
  • BUCKSHOT = SAÇMA (tüfek)
  • SAVOUR = ZEVK


                      BY RUBEN FLEİSCHER

JESSE EİSENBERG, EMMA STONE, WOODY HARRELSON

philmo_zombieland_movie_poster_film_afişi
Zombieland film afişi

24 Ocak 2014 Cuma

FİLM SÖZLERİ 7

 Black Sails 2014 Dizisi Kelimeleri

Yabancı Dizi İzleyerek Dil Öğren!

 

  1. Dodge = -den kurtulmak

  2. Whim = geçici heves

  3. Ought to = -meli , - malı

  4. Shrewd =  kurnaz

  5. Wits = zeka

  6. Providence = tedbir 

  7. Aloof = ilgisiz

  8. Exterminate = imha etmek

  9. Doom = mahkum etmek


            by Sam  Miller , T. J. Scott

Toby Stephens, Hannah New, Luke Arnold

 




philmo_black_sails_2014_poster_dizi_afisi , hd film izle
black sails dizisininin afişi

18 Ocak 2014 Cumartesi

FİLM SÖZLERİ 5

 DEVİL (ŞEYTAN) 2010 FİLMİNİN SÖZLERİ

ŞEYTANIN SÖZLERİYLE İNGİLİZCE ÖĞRENMEK


  • SOBER = AYIK
  • VİGİLANT = İHTİYATLI
  • ADVERSARY = MUHALİF
  • DEVOUR = MAHVETMEK
  • PAVİNG = KALDIRIM
  • RESENTMENT = HINÇ
  • ROSARY = TESBİH
  • ON MY WAY = YOLUMDA
  • JERK = DALLAMA
  • JANİTOR = HADEME
  • SUPPOSE THAT = SANMAK
  • PROWESS = MARİFET
  • SHİMMY = TİTREMEK
  • BE İN A GROOVE = BİR İŞE KENDİNİ VERMEK
  • WELL-OFF = ZENGİN
  • SLEEPER = SÜRÜMSÜZ MAL
  • PİT = ÇUKUR
  • EXHALE = NEFES ALIP VERMEK
  • SERRATED = TIRTIKLI
  • DANGLE = ASILI DURUP SALLANMAK
  • CREEPY = ÜRPERTİCİ
  • TEMP = GEÇİCİ
  • BANG-UP = HARİKA
  • THUMP AT = GÜMBÜRDEMEK
  • REWİND = GERİ SARMAK
  • BAT = SOPA
  • FREİGHT = YÜKLEMEK
  • RATİONAL = MANTIKLI
  • HALLİGAN = LEVYE (benzeri)
  • REPUTATİON AS = İTİBAR
  • FRİSK = ÜSTÜNÜ ARAMAK
  • HEARTFELT = CANDAN
  • SCAM = DOLANDIRICILIK
  • THUG = KATİL
  • SATCHEL = OMUZ ÇANTASI
  • WİRİNG = KABLO ŞEBEKESİ
  • RİG = DONANIM
  • BLACKMAİL = ŞANTAJ
  • SHOPLİFT = MAĞAZA SOYGUNCULUĞU
  • HEİR TO = VARİS
  • DİVULGE = AÇIKLAMAK
  • FORENSİC = ADLİ
  • FLARE = IŞIK SAÇMAK
  • DECOY = TUZAĞA DÜŞÜRMEK
  • PİN = MECBUR ETMEK

                       by John Erick Dowdle

 Chris Messina, Caroline Dhavernas, Bokeem Woodbine

philmo_devil__movie_poster_seytan_filminin_afisi_2010

FİLM SÖZLERİ 4

 And Soon The Darkness 2010 filminin Sözleri

          Film replikleriyle İngilizce Öğren

  • YOU'LL NEVER BEAT ME = BENİ YENEMEYECEKSİN
  • DİD YOU GET ALL THAT = HEPSİNİ ANLADIN MI
  • SQUEAK = CİYAKLAMAK
  • DO YOU KNOW WHAT TİME THE BUS TO...LEAVES
  • ...OTOBÜSÜ KAÇTA HAREKET EDİYOR BİLİYORMUSUN
  • FİGURE = EŞKAL
  • LET ME KNOW İF YOU NEED ANYTHİNG
  • = BİŞEYE İHTİYACIN OLURSA HABERİM OLSUN
  • SNİFF = SEZMEK
  • POTENTİAL = OLASI
  • ADVİL = AĞRI KESİCİ
  • FLUSH = SİFONU ÇEKMEK
  • STİCK CLOSE TO = E BAĞLI KALMAK
  • BACKFİRE = GERİ TEPMEK
  • MOUTH = DUDAK BÜKMEK
  • BARK AT = HAVLAMAK
  • THUD = GÜM
  • SCREW = DÜZMEK (SEVİŞ.)
  • POLİO = PEKALA
  • LAY OUT = ZAMAN HARCAMAK
  • CRACK = ARALAMAK
  • YOU'RE GONNA TEACH ME = BANA ÖĞRETSENE !
  • CONSOLATİON = TESELLİ
  • BAİL = CEZBETMEK
  • SHİTTY = BOMBOK
  • SAY WHAT YOU MEAN = NE KASTEDİYON
  • DWELL = ÜZERİNDE DURMAK
  • DUMP = TERKETMEK
  • SPOT = NOKTA
  • TWİG = DALCIK
  • SNAP = ÇATIRDAMAK
  • RUSTLE = HIŞIRDAMAK
  • CREEP = SESSİZCE HAREKET ETMEK
  • İ'LL GİVE YOU A LİFT = GİDECEĞİN YERE BIRAKAYIM
  • NAP = KESTİRMEK
  • SLAM = YENMEK
  • COVER = İÇERMEK
  • COUGH = ÖKSÜRMEK
  • SPUTTER = CIZIRDAMAK
  • PEASANT = ANDAVAL
  • ACCESSORY = YARDIMCI
  • GREED = HIRS
  • TOSS TO = FIRLATMAK
  • WAİL = FERYAT ETMEK
  • NEEDLE = İĞNE

                                by Marcos Efron

Amber Heard, Odette Yustman Annable, Karl Urban

philmo_and_soon_the_darkness_2010_movie_poster_film_afişi

16 Ocak 2014 Perşembe

FİLM SÖZLERİ 3

The Tucker & Dale vs Evil (2010) Filminin Sözleri

                          Dil Öğrenmenin En Kolay Yolu


PEABODY = TV RADİO ÖDÜLÜ


PİCKLED-BOİLED EGGS = SALAMURA PİŞMİŞ YUMURTA

COOLER = SOĞUTUCU

RECKON SB TO BE = ZANNETMEK

İN HER LAP = KUCAĞINDA

SCALE = ÖLÇEK

TENSE = GERGİN

EXPİRATİON = SONA ERME

SKİNNY = SISKA

CATCH UP = YETİŞMEK

PRANCE = ZIPLAMAK

HİLLBİLY = KIRO

İN A JİFFY = KISA ZAMANDA

DROOL = AĞZI SULANMAK

HOLLER = SESLENMEK

TRİVİAL = SAÇMA

What kind of work would you do with that
= onunla nasıl bi iş yapacaksın

You should do whatever you want
= herne istiyorsan onu yapmalısın

RİCKETY = KÜLÜSTÜR

SUCKER = KERİZ

JUDGEMENTAL ON = TENKİTÇİ

Get some rest = biraz dinlen

FİTTEST = EN UYGUN

CHİPPER = YONGALAMA MAKİNASİ

SHOVEL = KÜREK

SHREDDER = RENDE

İNVOLUNTARY = İSTENÇDIŞI

MANSLAUGHTER = KASITSIZ ÖLDÜRME

BEAM = IŞIN

HECK = KAHROLASI

STİNK = PİS KOKMAK

PAYBACK = İNTİKAM

DİZZY = KUŞ BEYİNLİ

İ do not know how to say
= Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum

GOSH = HAY aLLAH

CAPTOR = TUTSAK ALAN

CHAMOMİLE = SARI PAPATYA

ASTHMA = ASTIM

OUTWİT = DOLANDIRMAK

LOUSY = İĞRENÇ

CHAT WİTH = LAKLAK ETMEK

İ'm trying to say = Söylemeye çalışıyom

Do me a favor = bana bi iyilik yap

REDNECK = CAHİL

RECONCİLİATİON = UZLAŞMA

İNGREDİENT = İÇERİK

İNHALER = SPREY

PAT = OKŞAMAK

STRAW = PİPET

                                       BY ELİ CRAİG

TYLER LABİNE - ALAN TUDYK - KATRİNA BOWDEN

philmo_the_tucker_and_dale_vs_evil_2010
tucker & dale vs evil replikleri

15 Ocak 2014 Çarşamba

FİLM SÖZLERİ 2

 30 MİNUTES OR LATE ( 2011 ) FİLMİNİN BAZI KELİMELERİ

 FİLM İZLEYEREK YABANCI DİL ÖĞRENMEK



SKİNNY = SISKA

FAG = CANI ÇIKMAK

RAW-DOG = DOĞAL ANAL SEVİŞME

CLUE = İPUCU

GRİD = ŞEBEKE

CRUNK = ÇILGIN

SCEPTER = ASA

LUNCHABLE = KAHPE

WİND UP WİTH = SONA ERMEK

DEFLOWER = KIZLIĞINI BOZMAK

BEAT DOWN = FİAT KIRMAK

DİPSHİT = REZİL

CRAWL = SÜRÜNMEK

DOPE = MALUMAT

SLAP = HAKARET

PLAYCHECK = MAAŞ ÇEKİ

RAPE = GASPETMEK

                            by Ruben Fleischer

 Jesse Eisenberg  Danny McBride  Dilshad Vadsaria

philmo_30_minutes_or_less_movie_poster_film_afisi_2011

14 Ocak 2014 Salı

Fransızca Cümleler - 2 -

FRANSIZCA CÜMLELERİN TÜRKÇE VE İNGİLİZCE ANLAMLARI

GÜNDELİK CÜMLELERLE YABANCI DİL ÖĞRENİMİ




La clé du succès est de travailler dur ou de laisser les autres travailler dur.:The key to success is working hard, or letting others work hard.
(Başarının anahtarı ya çok çalışmak ya da çok çalıştırmaktır)

J'ai perdu la clé de la maison !: I've lost my house key!

(Evin anahtarını kaybettim)

Ce restaurant est une entreprise familiale.: This is a family-owned restaurant.

(Bu restorant aile şirketidir)

Bientôt, j'aurai une augmentation.: Soon I'll get a raise.

(yakında bi zam alacam)

Je pense qu'il faut travailler dur pour réussir.: I believe you have to work hard to succeed

(sanırım başarmak için çok çalışman gerekir)

Je n'ai jamais eu la chance de connaître mon arrière-grand-père.:I was never lucky enough to meet my great-grandfather.

(büyük dedemi tanımak gibi bi şansım hiç olmadı)

Il ne s'intéresse qu'à lui-même. :He is only interested in himself.

(Sadece kendisiyle ilgilenir)

Il a fait l'objet d'une enquête.:He was subject of an enquiry.

(Bi soruşturmanın konusu oldu)

L'arc-en-ciel est très beau.: The rainbow is very beautiful.

(Gökkuşağı çok güzel)

Est-ce que vous vous amusez ? : Are you having fun?

(Eğleniyor musun)

Le soleil est caché par un nuage.:The sun is behind a cloud.

(Güneş bi bulutun ardına gizlendi)

Il mérite de connaître la vérité.: He deserves to know the truth.

(Gerçeği bilmeye hakkı var)

Il a travaillé comme serveur dans un fast-food.: He worked as a waiter in a fast food restaurant.

(Fast foodcuda garsonluk yapıyor)

J'ai rendez-vous chez le dentiste à 14h00.: I've got an appointment at 2 o'clock at the dentist.

(saat 2'de dişçide randevum var)

Ce jeu n'est pas intéressant.: This game isn't interesting.

(Bu oyun ilginç değil)

Peux-tu arroser mes fleurs pendant que je suis en vacances ?:Can you water my flowers while I'm on holidays?

(Tatildeyken çiçeklerimi sulayabilir misin)

Je n'ai pas besoin d'aide. :I don't need any help.

(Yardıma ihtiyacım yok)

Les oiseaux ont volé vers l'ouest. : The birds flew westward.

(Kuşlar batıya doğru uçtu)

L'Islam est la principale religion au Moyen-Orient.: Islam is the main religion in the Middle East.

(İslam ortadğuda başlıca inançtır)

Je pense qu'il est japonais ou coréen.: I think he's either Japanese or Korean.

 (Sanırım ya japon ya da koreli)

FİLM SÖZLERİ 1

 THE SERENİTY ( 2005 ) FİLMİNİN KELİMELERİ

 FİLM REPLİKLERİYLE YABANCI DİL ÖĞRENME



SUSTAİN = SÜRDÜRMEK
REAVER = YAĞMACI
MEDDLE İN = KARIŞMAK
UNSTABLE = KARARSIZ
STRİP = SOYMAK
HOWL WİTH PAİN = İNLEMEK
RANK = RÜTBE
FACİLİTY = TESİS
ASSUME = YÜKLENMEK(ASK)
PRİDE = GURUR
GLEAN = TOPLAMAK
AİLİNG = KEYİFSİZ
BUFFER = TAMPON
GORRAM(GOD DAMN)= ALLAH'IN CEZASI
PREP = HAZIRLIK
RAGGEDY = YIRTIK PIRTIK
GRİND = ÖĞÜTMEK
REV = HIZLANDIRMAK
CHOKE UP = TIKANMAK
SPİT AT = HAYKIRMAK
TURD = DIŞKI
FUSS = YAYGARA
ENSUE FROM = ARDINDAN GELMEK
HATCH = PLAN YAPMAK
BUG = KIZDIRMAK
NO CASUALTİES = ZAYİAT YOK
CREW = MÜRETTEBAT
GLİDE = SÜZÜLMEK
TOSS TO = FIRLATMAK
PAYLOAD = YÜK
STRAND = EĞİRMEK
GET PAİD = ÖDEME ALMAK
BOOGEYMAN = ÖCÜ
TWİTCHY = ACIYAN
TUSSLE = BOĞUŞMAK
İNTRİCATE = GİRİFT
TRAİPSE = DOLAŞMAK
OATY = HANTAL
SUBLİMİNAL= BİLİNÇALTI
TRİGGER = BAŞLATMAK
TROMP = (gürültüyle)  YÜRÜMEK
MARRANT = TUHAF
SİDLE = (biri) YANAŞMAK
SUNDRİES = ÖTEBERİ
TRAP = TUZAK
GİDDY = UÇARI
PLUCKY = CESUR
SERMON ON = VAAZ
HOİST = VİNÇ
BEACON = FENER
DİG UP = ARAŞTIRMAK
SOAR = ARTMAK
BOTTLENECK = DAR GEÇİT
RİG = HİLE YAPMAK
SPAN = SÜRE
İNTACT = EL DEĞMEMİŞ
BODE = BEKLEMEK
GRİEVE = ÜZÜLMEK
POS = SATIŞ NOKTASI
bumpy = engebeli
APTİTUDE FOR = -E YETENEĞİ

                              BY JOSS WHEDON

NATHAN FİLLİON - GİNA TORRES - CHİWETEL EJİOFOR

philmo-the-serenity-2005-film-afisi-movie-poster

13 Ocak 2014 Pazartesi

Fransızca Cümleler - 1 -

          FRANSIZCA VE İNGİLİZCE CÜMLELER

              Fransızca ve İngilizce Cümlelerin Türkçe Karşılıkları

                                 Kalıp Cümlelerle Yabancı Dil Öğrenimi

Prenez votre temps : Please take your time (lütfen acele etme)

Elle prenait des antidépresseurs : She used to take anti-depressants.(anti depresan kullanıyordu)

Puis-je te prendre en photo? : Can I take your photo? (bi fotonu çekebilir miyim)


Le renard a été pris au piège:The fox was caught in the snare.(tilki bi kapana takıldı)


Puis-je prendre votre commande ?:Can I take your order now? (siparişinizi alabilir miyim)


Quel bus dois-je prendre?:Which bus do I need to take?(hangi otobüse binmem gerekiyor)


Combien de temps ça prend ?:How long does it take? (ne kadar sürer)


Prends-moi dans tes bras:Give me a hug. (bana sarıl)


Je n'ai pas encore pris mon petit déjeuner:I haven't had breakfast yet.(daha kahvaltı etmedim)


Vous me faites perdre mon temps.:You are wasting my time.(zamanımı harcıyorsun)


Le temps était parfait !:The weather was perfect! (hava harikaydı)


Le temps, c'est de l'argent.:Time is money. (vakit nakittir)


Quand j'ai le temps, j'aime aller en Italie.:When I have time I enjoy traveling to Italy.(zamanım olduğunda italyaya seyahat etmeyi seviyorum)


Le mauvais temps continuel devient déprimant.:The persistent bad weather is getting depressing.(sürekli kötü hava bunaltır)


L'arc-en-ciel est très beau.:The rainbow is very beautiful. (gökkuşağı harika)


L'Islam est la principale religion au Moyen-Orient.:Islam is the main religion in the Middle East.(islam ortadoğuda başlıca dindir)


Je reçois de nombreux spams tous les jours.: I receive a lot of spam emails every day.(hergün çok sayıda spam alıyorum)


Ce que tu dis est faux.: What you're saying is wrong. (söylediğin yanlış)


Le tigre est en danger d'extinction.: The tiger is at risk of becoming extinct.(kaplan soyu tükenme tehlikesinde)


C'est une bonne nouvelle.: That is good news. (bu iyi haber)


Cette boîte est vide.: This box is empty. (bu kutu boş)


Je pars en vacances à la mer.: I'm going to the sea for the holidays.(tatilde denize giderim)


Il y a quelques personnes dans la rue.: There are some people in the street.(caddede birkaç kişi var)


Je dois terminer ce rapport aujourd'hui.: I have to finish this report today.(bu raporu bugün bitirmek gerekiyor )


Il lui a acheté des fleurs et du chocolat.: He bought her flowers and chocolate.(ona çikolata ve çiçek aldı)


Le lit est au milieu de la chambre.: The bed is right in the middle of the room. (yatak odanın tam ortasında)


Je peux réserver mon billet de train et le payer plus tard.: I can reserve my train ticket and pay for it later. (tren biletimi ayırabilir ve sonra ödeyebilirim)


San Francisco est une ville pleine de vie.: San Francisco is a vibrant city.(san francisco canlı bi şehir)